Skip to Main Content
   
               

Sürdürülebilirlik Rehberi

Sürdürülebilir bir dünya yaratmak, hepimizin sorumluluğu.

Kapsam

Toplumsal cinsiyet eşitliği, bireylerin toplumsal rollerinin ve sorumluluklarının cinsiyetlerine göre değil, eşit hak ve fırsatlar temelinde belirlenmesi gereken bir toplumsal düzeni ifade etmektedir. Birleşmiş Milletler’in 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında yer alan 5. Amaç, kadınların ve kız çocuklarının güçlendirilmesi ile toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını hedeflemektedir. Söz konusu hedef, yalnızca kadınları ve kız çocuklarını değil, aynı zamanda tüm bireyleri etkileyen yapısal eşitsizliklerle mücadeleyi kapsamaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, eğitim, sağlık, istihdam ve karar alma mekanizmalarına erişim gibi birçok alanda kendini göstermektedir. Kadınlar, dünya genelinde aynı işi yapan erkeklere kıyasla daha düşük ücret almakta, daha az temsil edilmekte ve toplumsal roller nedeniyle çeşitli ayrımcılıklara maruz kalmaktadır. Bu eşitsizlikler, yalnızca bireylerin haklarına zarar vermekle kalmayıp ekonomik büyümeyi, toplumsal refahı ve sürdürülebilir kalkınmayı da olumsuz yönde etkilemektedir. Eğitime erişim, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında kritik bir rol oynamaktadır. Eğitimli bireyler, toplumsal cinsiyet rollerini sorgulayabilmekte ve daha adil bir toplumun oluşmasına katkıda bulunabilmektedir. Benzer şekilde, medyada ve akademide toplumsal cinsiyet temsillerinin eşitliği, bireylerin algılarını ve davranışlarını dönüştürme gücüne sahiptir. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında dilin dönüştürücü gücü oldukça önemlidir. Dil, yalnızca bir iletişim aracı olmayıp, aynı zamanda düşünce biçimlerini şekillendiren ve toplumsal normları yeniden üreten bir yapıdır. Bu nedenle, cinsiyetçi ifadelerin farkında olmak ve kapsayıcı bir dil kullanmak, eşitlikçi bir toplum inşa etmenin temel adımlarından biri olarak kabul edilmektedir. Geleneksel dil kullanımı, çoğunlukla erkekleri varsayılan özne olarak kabul etmekte ve kadınları ya da farklı toplumsal cinsiyet kimliklerine sahip bireyleri görünmez kılmaktadır. Örneğin, “insanoğlu” yerine “insanlık”, “adam gibi” yerine “dürüstçe”, “bilim adamı” yerine “bilim insanı” gibi ifadelerin tercih edilmesiyle daha kapsayıcı ve eşitlikçi bir söylem kurulabilmektedir. Bu tür küçük dilsel değişiklikler, toplumsal bilinç açısından önemli farklar yaratmaktadır. Ayrıca, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim çeşitliliğini tanıyan bir dil kullanmak da önem taşımaktadır. Kişilerin kendi tanımladıkları isimler ve zamirlerle hitap edilmesi, saygı temelli iletişimin ve toplumsal kapsayıcılığın göstergesidir. Kapsayıcı dil kullanımı, yazılı metinlerde, akademik çalışmalarda, resmi belgelerde ve eğitim materyallerinde de yaygınlaştırılmalıdır. Üniversiteler, kamu kurumları ve medya organları bu dönüşümde önemli roller üstlenmektedir. Kütüphaneler ise bu konuda rehberlik sağlayarak toplumsal cinsiyet duyarlılığına sahip kaynakların erişimini artırmak ve eğitim programları düzenleyerek farkındalık yaratmak noktasında katkı sunmaktadır. Sonuç olarak, toplumsal cinsiyet eşitliği yönünde atılması gereken adımların en temelini, eşitlikçi bir dili günlük yaşamın her alanında benimsemek ve yaygınlaştırmak oluşturmaktadır. Dilin gücünün farkına varmak, bireysel farkındalığın ve toplumsal değişimin anahtarı olmaktadır.

Toplumsal cinsiyet rolleri, kadınlara ve erkeklere belirli davranışlar, sorumluluklar ve görevler atfeden, kültürel ve tarihsel süreçlerle şekillenmiş normlar olarak tanımlanmaktadır. Örneğin, kadınların bakım veren, duygusal ve ev içi işleri üstlenen bireyler; erkeklerin ise güçlü, rasyonel ve dış dünyaya hâkim rollerle özdeşleştirilmesi bu normlara örnek teşkil etmektedir. Söz konusu roller, bireylerin potansiyellerini sınırlandırmakta ve toplumsal eşitsizliklerin pekişmesine zemin hazırlamaktadır. Toplumsal cinsiyet rollerinin sorgulanması, bu kalıplaşmış beklentilerin farkına varmayı ve bunların bireyler üzerinde yarattığı baskıyı görmeyi içermektedir. Sorgulama süreci, yalnızca kadınların değil, erkeklerin ve ikili cinsiyet sistemine uymayan bireylerin de toplumsal beklentilerden nasıl etkilendiğini anlamayı sağlamaktadır. Örneğin, erkeklerin duygularını bastırmaları beklenirken, kadınların liderlik pozisyonlarında daha az yer almalarının “uygun” görülmesi her iki cinsiyet için de sınırlandırıcı bir durum arz etmektedir. Bu kalıpların sorgulanması, bireylerin kendi kimliklerini daha özgürce ifade etmelerine imkân tanımakta ve toplumsal çeşitliliğin teşvik edilmesini sağlamaktadır. Eğitim kurumları, medya, aile yapıları ve iş yaşamı gibi alanlarda bu rollerin yeniden değerlendirilmesi ve eşitlikçi uygulamaların desteklenmesi toplumsal dönüşüm açısından kritik bir öneme sahiptir. Kütüphaneler de toplumsal cinsiyet rollerinin sorgulanması sürecinde önemli bir rol üstlenebilmektedir. Toplumsal cinsiyet konularında bilinçlendirme sağlayan kaynakların görünür kılınması, tematik kitap sergilerinin düzenlenmesi ve kullanıcıların bu konuda düşünmeye teşvik edildiği ortamların yaratılması, dönüşümün temel unsurları arasında yer almaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliği hususunda bireysel düzeyde farkındalık geliştirilmesi, değişimin en temel adımlarından biri olarak kabul edilmektedir. Farkındalık süreci yalnızca bilgi edinmekle sınırlı kalmayıp, söz konusu bilginin kişisel düşünce ve davranışlara yansımasıyla anlam kazanmaktadır. Toplumsal cinsiyetle ilgili literatürün okunması, güncel araştırmaların takip edilmesi, çevrimiçi kurslara katılım sağlanması veya akademik söyleşilere dâhil olunması bireysel farkındalığın artırılması açısından önemli yollar olarak değerlendirilmektedir. Bunun yanı sıra, sanat, film, edebiyat ve medya ürünleri de toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ilişkin farklı perspektifler sunarak düşünsel gelişime katkıda bulunmaktadır. Farkındalık süreci, aynı zamanda bireylerin kendi önyargılarını ve ayrıcalıklarını tanımasını da içermektedir. Hangi durumlarda cinsiyet temelli ayrımcılığın parçası olunduğu, hangi alanlarda bu yapının sürdürüldüğünün sorgulanması önem arz etmektedir. Bu sorgulama süreci, başkalarının deneyimlerine açık olmayı, empati geliştirmeyi ve toplumsal eşitlik için sorumluluk almayı beraberinde getirmektedir. Üniversiteler ve kütüphaneler, söz konusu farkındalık süreçlerine rehberlik edebilmektedir. Bilgilendirici panolar, seminer dizileri, atölye çalışmaları ve kaynak listeleri aracılığıyla bireylerin konuya ilişkin bilgi düzeyinin artırılması mümkündür. Ayrıca, öğrenci kulüpleriyle iş birliği içinde gerçekleştirilen etkinlikler, toplumsal cinsiyet konularının gündemde kalmasına katkı sağlamaktadır. Farkındalık, yalnızca bilgi edinmek anlamına gelmemekte; aynı zamanda bilgiyle birlikte sorumluluk almak anlamını taşımaktadır. Bu durum, daha eşitlikçi ve duyarlı bir toplumun inşasında temel bir adım olarak değerlendirilmektedir.

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında karar alma mekanizmalarında ve kamusal yaşamın her alanında eşit temsiliyet büyük önem taşımaktadır. Kadınlar, LGBTİ+ bireyler ve diğer toplumsal cinsiyet kimlikleri, yönetim kademelerinde, akademide, siyasette, bilim ve teknoloji alanlarında yeterince temsil edilmemektedir. Bu temsil eksikliği, yalnızca bireysel fırsat eşitsizliği yaratmakla kalmayıp, aynı zamanda çeşitliliğin sağlayacağı toplumsal zenginlikten mahrumiyetle sonuçlanmaktadır. Eşit temsiliyetin sağlanması; bu alanlarda çeşitliliğin teşvik edilmesi, eşit katılımı engelleyen yapısal bariyerlerin farkında olunması ve bunların kaldırılması yönünde adımlar atılmasıyla mümkündür. Örneğin, iş yerlerinde işe alım süreçlerinde önyargılardan arınmış değerlendirme yöntemlerinin geliştirilmesi, liderlik pozisyonlarına kadınların ve farklı cinsiyet kimliklerinden bireylerin aktif olarak dahil edilmesi etkili uygulamalar arasında yer almaktadır. Eşit temsiliyet yalnızca sayısal bir dengeyi ifade etmeyip; aynı zamanda eşit söz hakkı, karar alma gücü ve görünürlük anlamına da gelmektedir. Bu nedenle, kadınların ve azınlık cinsiyet kimliklerinin yer aldığı ortamlarda seslerinin duyulması ve katkılarının değer görmesi için aktif destek sağlanması gerekmektedir. Bireyler, çalıştıkları kurumlardan destekledikleri projelere kadar her alanda eşit temsiliyetin savunucusu olabilirler. Akademide kadın araştırmacıların çalışmalarının görünür kılınması, eşit temsil edilen konuşmacıların davet edildiği etkinliklerin desteklenmesi ve medya içeriklerinde çeşitliliğe dikkat edilmesi bu sürece katkı sunmaktadır. Toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık kimi zaman açık biçimde (örneğin işe alımda kadınların sistematik olarak dışlanması), kimi zaman ise örtük şekilde (örneğin mizahi dille yapılan cinsiyetçi ifadeler) ortaya çıkabilmektedir. Bu tür ayrımcılık biçimlerine karşı sessiz kalmak, sorunun devamına zemin hazırlamaktadır. Ayrımcılığa karşı ses çıkarmak, yalnızca mağdur bireyleri desteklemekle kalmayıp, adil ve güvenli bir toplumsal ortamın savunuculuğunu yapmak anlamına gelmektedir. Cinsiyet temelli şiddet veya ayrımcılığa tanık olunduğunda ya da dolaylı biçimde maruz kalındığında, durumu görünür kılmak, ilgili kişi veya kurumlarla paylaşmak ve destek mekanizmalarına yönlendirmek büyük önem taşımaktadır. Bu tutum, hem özel yaşamda hem de kamusal alanda geçerlidir. Örneğin, sınıf ortamında cinsiyetçi bir yorum yapıldığında sessiz kalmamak veya iş yerinde eşit işe eşit ücret sağlanmadığını fark ettiğinde bunu gündeme getirmek dönüşümün başlangıcını oluşturabilir. Üniversitelerde bulunan destek birimleri, psikolojik danışmanlık merkezleri ve eşitlik komisyonları gibi kurumsal yapılar, bu süreçte rehberlik sağlama işlevi üstlenmektedir. Bu yapıları tanımak, tanıtmak ve gerektiğinde başvurmak ayrımcılığa karşı aktif duruşun önemli bir parçasıdır. Unutulmamalıdır ki, toplumsal cinsiyet eşitliği yalnızca kendi haklarımız için değil, herkesin eşit ve adil bir toplumda yaşaması için elzemdir. Sessizlik, eşitsizliği beslerken; ses çıkarmak değişimin kapılarını aralamaktadır.

Bilgi Kaynakları

Türkiye'de toplumsal cinsiyet çalışmaları : eşitsizlikler, mücadeleler, kazanımlar

Kasım 2008’de Koç Üniversitesi’nin düzenlediği Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Konferansı’nda sunulan çalışmaların bir kısmını ve konferansta sunulmamış diğer bazı çalışmaları içeren bu kitap, Koç Üniversitesi Yayınları’nın toplumsal cinsiyet konusunda yayımladığı ilk kitaptır. Toplumsal cinsiyet sorunsalını hukuktan felsefeye, sosyolojiden ekonomiye farklı disiplinlerin bakış açılarıyla inceleyen çalışmaları içeren bu kitap bize çarpıcı bilgiler, eleştirel yaklaşımlar sunuyor. Toplumsal cinsiyetin çok boyutlu bir sorunsal olduğunu gözler önüne seren bu çalışmaların ortak amacı, genel geçer zanlara yönelik eleştirel yaklaşımların önemi konusunda farkındalık yaratmak ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığının yol açtığı problemlerin çözümüne dair öneriler sunmaktır.


At meydanında ölüm : 17.yüzyıl İstanbul'unda toplumsal cinsiyet, hoşgörü ve ihtida

Marc David Baer'in çeşitli akademik dergilerde yayımlanan makalelerinden oluşan Atmeydanı'nda Ölüm, Osmanlı tarihinin kara deliği olan 17. yüzyıla odaklanıyor. Yarısı IV. Mehmed'in iktidarıyla geçen bu yüzyıl, hoşgörünün ortadan kalktığı, din içi ve dinler arası ilişkilerde şiddetin yükseldiği bir dönemdi. Baer, daha Müslüman bir toplum oluşturulması için şiddeti gerekli gören, köktendinci Kadızadeli hareketinin bu dönemde zirveye çıkışının nedenlerine yakından bakıyor ve bu hareketin etkisi altına giren devletin yürüttüğü yaygın İslamlaştırma çabalarını farklı örnekler üzerinden ele alıyor. 1660 yılında İstanbul'da, özellikle Hıristiyan ve Yahudilerin yoğun olarak yaşadığı mahalleleri etkileyen büyük yangının Osmanlı hanedanı nazarında şehrin İslamlaştırılması için bir fırsat yarattığını öne süren Baer'e göre, kadınların eski hayatlarından kurtulma şansı gibi gördükleri ihtida da bu İslamlaştırma çabalarına katkıda bulunuyor. Zina yaptıkları iddia edilen Yahudi bir adamla Müslüman bir kadının idamlarını konu alan makalesinde, bu ağır cezanın toplumsal cinsiyet düzeninin ve dini hiyerarşinin korunmasına hizmet ettiğini gösteriyor. Dönemin vakanüvisleriyle başka tarihçileri karşılaştıran Baer, padişahın iktidarını güçlendirmek amacıyla tarihyazımını kullanarak ideal sultan imgesi çizdirme yönündeki çabalarının sonuçlarını gözler önüne seriyor. Hoşgörü ve ihtidanın tartışıldığı son bölümde Baer, hoşgörünün temelinde bir eşitsizlik olduğunu, Osmanlı'nın toplumsal cinsiyet, din ve sınıf farklarını bu eşitsizlik üzerinden yönettiğini savunuyor.


Kızların sessizliği : kız enstitülerinin uzun tarihi

Genç kızlığıma kadar en iyi arkadaşım ve en kötü yargıcım olan anneannem bir Kız Enstitülüydü. Gerçi babası onu okulu bitirmeden oradan alıp evlendirmişti ama, her zaman bu okulların ideallerini hayatının idealleri bildi. Bu yıllar hakkında pek konuşmazdı ama konuştuğunda elbiseler dikip bunları sergilemelerinden, hocalarından zevkle bahsederdi. Kendisi hayatı boyunca elbiseler üretmeye devam etti - bize, sadece ailesine. Pişirdiği yemekler hep mükemmel, evinin düzeni mutlak, ve eşinin erken ölümünden sonraki bekârlığı tavizsizdi. Azimli birisiydi, kararları kesindi. Ama bu kesinliğe, zamanına göre oldukça eğitimli olmasına ve belki de en önemlisi bunu çok istediğini belli etmesine rağmen bir meslek edinmemişti. Hafif acı sessizliği ona dair bütün bu özellikleri birbirine ular, onu bir gizem perdesiyle çevirirdi. Halbuki açık birisiydi. Kökleri Osmanlı dönemindeki Kız Sanayi Mekteplerine uzanan Kız Enstitüleri, Türkiye Cumhuriyetinin modernleşme projesinin önemli bir ayağıydı. Cumhuriyetin modernleşmeyi anlama ve tatbik etme tarzına dair önemli bir örnekti bu kurumlar. Bu ?tarz?ın, Osmanlı?nın son dönemindeki anlayış ve uygulamayla devamlılığının da bir kanıtıydılar. Bunun yanında, Türk modernleşmesinin, kızların/kadınların modern hayattaki yerini ve halini nasıl kurguladığını gösteriyorlardı. Elif Ekin Akşit, etkileyici çalışmasında, Kız Enstitülerinin hikâyesini, genel olarak Türk modernleşmesinin ve özel olarak bu kurumların neticedeki başarısızlığına indirgemeden inceliyor. Enstitülü kızların, bu eğitim ve terbiye sürecini nasıl deneyimlediklerine bakıyor ve bu Cumhuriyet kızlarının geriye kalan sessizliğine kulak veriyor!


Dikbaşlılar : bilimi ve dünyayı değiştiren 52 kadın

Virginia Apgar’dan Barbara McClintock’a, Chien-Shiung Wu’dan Sophie Kowalevski’ye, Hedy Lamarr’a… Rachel Swaby’nin eğlenceli kaleminden süzülen 52 yaşam öyküsü, bilimi ve dünyayı değiştiren 52 bilim insanı, uğradıkları haksızlıklara ve ayrımcılığa karşı bilime tutunan 52 kadın… Swaby’nin dikbaşlıları bir yandan DNA’nın yapısını çözüyor, doğanın kanunlarını baştan yazıyor ya da yepyeni bir bilim dalı kuruyor; diğer yandan alay ediliyor, görmezden geliniyor ve hakarete uğruyorlar. Ne olursa olsun farklı dönemlerden ve bambaşka coğrafyalardan gelen bu kadınlar başkalarının kanaatlerine değil, bilime inanmaktan asla vazgeçmiyorlar. Bunlar dikbaşlı kadınlar!


Anadolu'da Kadın On Bin Yıldır Eş, Anne, Tüccar, Kraliçe

Anadolu’da Kadın – On Bin Yıldır Eş, Anne, Tüccar, Kraliçe, prehistorik dönemden MS 7. yüzyıla uzanan zaman diliminde yaşamış kadınları anlatıyor. Tamamen bilimsel veriler ışığında kadını anlamaya çalışan bu kitap, ülkemizde bu alanda ilk çalışmayı yapan ünlü arkeolog, Hititolog ve dilbilimci Prof. A. Muhibbe Darga’nın kaynak eseri Eski Anadolu’da Kadın’ın genişletilmiş baskısı. Yeni keşiflerle ve konuk yazarlarla genişletilen bu eser, tarih öncesi dönemden Erken Bizans’a Koloni Çağı, Hitit, Urartu, Likya, Lidya, Helen ve Roma kadınlarının geçirdiği değişimleri gösterirken bu toprakların kadına bakış açısını anlamamızı da sağlıyor.Bu kitap, birbirinden ilginç mektupları, takıları, giyim kuşamları, banyo/yemek kapları, gelenekleri, âdetleriyle bu topraklarda binlerce yıl yaşamış, gizemler yüklenmiş, gücüne güvenilmiş, erkeğin yanında mührünü basmış, sosyal faaliyetleriyle topluma kendini kabul ettirmiş bütün kadınlara bir armağan niteliğinde. Her meslekten yeni ve genç okuyucularımız, öğrencilerimiz ilaveler katılmış, özellikle onlar için kaleme alınmış kitabımızı merak ve zevkle okur, Anadolumuzun zengin uygarlığını, ilgi çekici sosyal tarihini ve insan ilişkilerini biraz olsun algılayabilirlerse, bana meslek hayatımın son baharında, sonsuz bir mutluluk vermiş olacaklardır. Bu kitap onlar için tekrar yazıldı!


Kadınlar resimler öyküler : modernleşme sürecindeki Türk resminde kadın imgesinin dönüşümü

Günümüzde çok canlı ve heyecan verici bir bilim dalı haline gelen sanat tarihinin kendi ana malzemesine -geçmişin sanat yapıtlarına- her gün yeni ve taze bakışlarla bakması, bu yapıtların gerilerde kalmış, biraz durağan dünyasını zamanımızın yeni bilgi, düşünce ve kuramlarının ışığında, durmaksızın 'yeni okumalarla' ele alması gerektiği, gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor. "Kadınlar, Resimler, Öyküler/ Modernleşme Sürecindeki Türk resminde 'Kadın' İmgesinin Dönüşümü", işte böyle bir eğilimin ve böyle bir yeniden okuma çabasının ürünü bir sergi. Sergide, çeşitli kamu kurumlarından ve özel koleksiyonlardan seçilerek bir araya getirilen elliyi aşkın resim bizi, Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e, resim sanatımızın gelişme ve çağdaşlaşma yıllarına götürürken, bu dönemi, 'kadın' imgesinin dönüşümü gibi çok özel, ama birçok açıdan çok anlamlı bir tema çerçevesinde yeniden katediyor.

1 Toplumsal cinsiyet ve kadın sağlığı Katalog kaydına gidiniz.
2 İkinci cinsiyet Katalog kaydına gidiniz.
3 İkinci cinsiyet Katalog kaydına gidiniz.
4 Türkiye'de Cinsiyet Kültürleri : Dicle Koğacıoğlu Kitabı Katalog kaydına gidiniz.
5 Toplumsal cinsiyet ve hukuk Katalog kaydına gidiniz.
6 İkinci cinsiyet Katalog kaydına gidiniz.
7 Türkiye'de toplumsal cinsiyet çalışmaları : eşitsizlikler, mücadeleler, kazanımlar Katalog kaydına gidiniz.
8 2000'ler Türkiye'sinde sosyal politika ve toplumsal cinsiyet Katalog kaydına gidiniz.
9 Cinsiyet belası feminizm ve kimliğin altüst edilmesi Katalog kaydına gidiniz.
10           Türkiye'de toplumsal cinsiyet çalışmaları : eşitsizlikler, mücadeleler, kazanımlar Katalog kaydına gidiniz.
11 Toplumsal cinsiyet ve yansımaları Katalog kaydına gidiniz.
12 İstihdamda ve sosyal güvenlikte cinsiyet eşitliği paneli ve çalıştay bildirileri Katalog kaydına gidiniz.
13 Siyaset ve cinsiyet : İstanbul gecekondularında kadınların siyasal katılımı Katalog kaydına gidiniz.
14 Avrupa Birliği iş hukuku'nda cinsiyet ayrımcılığı Katalog kaydına gidiniz.
15 Toplumsal cinsiyet eşitliğinde medyanın rolü konulu komisyon raporu Katalog kaydına gidiniz.
16 Yerel yönetimlerde toplumsal cinsiyet eşitliği ve bütçeleme kılavuzu Katalog kaydına gidiniz.
17 Emek piyasasında toplumsal cinsiyet eşitliğine doğru Katalog kaydına gidiniz.
18 Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında medya okuryazarlığının rolü : uzmanlık tezi Katalog kaydına gidiniz.
19 Toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden çocuk bakım hizmetleri: farklı ülke uygulamaları : uzman Katalog kaydına gidiniz.
20 Cinsiyet, ırk, sınıf : kadınlardan yeni bir perspektif Katalog kaydına gidiniz.
21 Türkiye'de toplumsal cinsiyet çalışmaları : eşitsizlikler, mücadeleler, kazanımlar Katalog kaydına gidiniz.
22 Toplumsal cinsiyet eşitliği ulusal eylem planı 2008-2013. Katalog kaydına gidiniz.
23 Cinsiyet halleri : Türkiye'de toplumsal cinsiyetin kesişim sınırları Katalog kaydına gidiniz.
24 Toplumsal cinsiyet ve bilim üzerine düşünceler Katalog kaydına gidiniz.
25 Cinsiyet ve millet = gender and nation Katalog kaydına gidiniz.
26 Toplumsal cinsiyet : sosyal psikolojik açıklamalar Katalog kaydına gidiniz.
27 Cinsiyet üzerine Katalog kaydına gidiniz.
28 Feminist tarihyazımında sınıf ve cinsiyet Katalog kaydına gidiniz.
29 Cinsiyet rollerine ilişkin beklenti, tutum, davranışlar ve eşler arası sorumluluk paylaşımı (kamuda Katalog kaydına gidiniz.
30 Toplumsal cinsiyet ve iktidar : toplum, kişi ve cinsel politika Katalog kaydına gidiniz.
31 Cinsiyet ve psikanaliz Katalog kaydına gidiniz.
32 Fizyoloji açısından cinsiyet Katalog kaydına gidiniz.
33 Cinsiyet ve psikanaliz Katalog kaydına gidiniz.
34 Sosyalizm açısından cinsiyet ve kadın Katalog kaydına gidiniz.
35 Türkiye'de cinsiyet problemi Katalog kaydına gidiniz.
36 Babil'in kadınları : Mezopotamya'da toplumsal cinsiyet ve temsil Katalog kaydına gidiniz.                   
37 Cinsel farkın inşası : felsefi bir problem olarak cinsiyet Katalog kaydına gidiniz.
38 Dönme kadınlar : toplumsal cinsiyet, kimlik ve sınırlar =Renegade women :gender, identity, and bound Katalog kaydına gidiniz.
39 Örnek karar ve dilekçelerle açıklamalı : Ad, yaş, kişilik, cinsiyet, dernek, vakıf davaları : yargıc Katalog kaydına gidiniz.
40 At meydanında ölüm : 17.yüzyıl İstanbul'unda toplumsal cinsiyet, hoşgörü ve ihtida Katalog kaydına gidiniz.

ANAHTAR KELİMELER

Toplumsal cinsiyet eşitliği / Gender equality

Cinsiyetler / Gender or genders

Kadın erkek eşitliği / Equality between men and women

Kadınların iş gücüne katılımı / Participation of women in the workforce

Kadın güçlendirme / Women Empowerment

Cinsiyet eşitliği politikaları / Gender equality policies

Kadınların ekonomik güçlendirilmesi / Women's economic empowerment

Cinsiyete dayalı şiddetin önlenmesi / Gender-based violence prevention

Kapsayıcı cinsiyet politikası / Inclusive gender policy

Kesişimsellik ve cinsiyet / Intersectionality and gender

Kadın liderliği ve katılımı / Women leadership and participation

 

Küresel Amaçlar 5