Skip to Main Content
   
               

Sürdürülebilirlik Rehberi

Sürdürülebilir bir dünya yaratmak, hepimizin sorumluluğu.

Kapsam

Yoksulluk, bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çektiği, ekonomik ve sosyal dışlanmaya yol açan çok boyutlu bir olgu olarak tanımlanmaktadır. Küresel ölçekte önemli bir sorun teşkil eden yoksulluk, yalnızca gelir yetersizliğiyle sınırlı kalmamakta; bireylerin eğitim, sağlık, konut ve finansal hizmetler gibi temel imkânlara erişimini de kısıtlamaktadır. Bu bağlamda, finansal okuryazarlık; bireylerin finansal kararlarını bilinçli bir şekilde alabilmelerini sağlayan bilgi, beceri ve tutumların bütünü olarak tanımlanmakta ve yoksullukla mücadelede kritik bir araç olarak öne çıkmaktadır.

Finansal Okuryazarlık ve Yoksulluk Arasındaki İlişki

Finansal okuryazarlık, gelir ve harcama yönetimi, borçlanma, tasarruf, yatırım ve emeklilik planlaması gibi konularda bireylerin bilinçli kararlar alabilme yeterliliğini kapsamaktadır. Yoksullukla mücadelede finansal okuryazarlığın önemi, bu olgunun yalnızca ekonomik bir yoksunluk değil, aynı zamanda sosyal dışlanma durumu yaratmasından kaynaklanmaktadır. Sınırlı kaynaklarla yaşamlarını sürdüren bireyler, yanlış finansal tercihlerde bulunma riskiyle karşı karşıya kalmakta; bu durum, yoksulluk döngüsünün pekişmesine neden olabilmektedir. Düşük gelirli bireylerin sıklıkla karşılaştığı durumlardan biri, kısa vadeli ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yüksek faizli borçlanma araçlarına yönelmeleridir. Bu tür tercihler, kısa vadede geçici bir rahatlama sağlasa da, uzun vadede borç yükünü artırarak ekonomik bağımsızlığın zedelenmesine yol açabilmektedir. Finansal okuryazarlık düzeyi yüksek bireyler, finansal riskleri öngörebilmekte; daha sağlıklı, sürdürülebilir ve uygun maliyetli finansal kararlar alarak yoksullukla başa çıkabilmektedir.

Finansal Okuryazarlık Eğitiminin Önemi

Finansal okuryazarlık eğitimi, yoksullukla mücadelede etkili bir strateji olarak değerlendirilmektedir. Bu tür eğitimler, bireylerin finansal kaynaklarını daha verimli yönetmelerine, riskleri azaltmalarına ve uzun vadeli refahlarını artırmalarına olanak tanımaktadır. Finansal okuryazarlık eğitiminin yoksullukla mücadeleye katkıları şu başlıklar altında incelenebilmektedir. Gelir Yönetimi ve Bütçeleme: Gelir düzeyi ne olursa olsun, bireylerin gelir-gider dengesi kurmalarını, harcamalarını planlamalarını ve tasarruf yapmalarını mümkün kılmaktadır. Özellikle dar gelirli bireyler için bu beceriler, finansal sürdürülebilirliğin sağlanmasında temel bir rol oynamaktadır. Tasarruf ve Acil Durum Fonları: Gelecekte karşılaşılabilecek öngörülemeyen harcamalara karşı önlem alınmasını sağlamaktadır. Tasarruf yapabilen bireyler, finansal şoklar karşısında borçlanma ihtiyacını azaltmakta ve yoksulluk riskine karşı daha dirençli hâle gelmektedir. Finansal Ürünlerin Seçimi ve Erişimi: Finansal okuryazarlık düzeyi yüksek bireyler, finansal ürünlerin içeriklerini ve risklerini değerlendirme becerisi kazanmakta; bu sayede, daha uygun ve düşük maliyetli finansal araçlara erişebilmekte ve istismar edilme riskinden korunmaktadır. Kredi ve Borç Yönetimi: Etkin borç yönetimi, bireylerin kredi kullanımında daha temkinli davranmalarını ve borçlarını geri ödeme süreçlerini planlı bir şekilde yürütmelerini sağlamaktadır. Bu beceri, özellikle borç döngüsüne girme riski taşıyan bireyler açısından büyük önem arz etmektedir. Finansal okuryazarlık, bireylerin yalnızca ekonomik koşullarını iyileştirmeye değil, aynı zamanda daha bilinçli, dirençli ve sürdürülebilir yaşam pratikleri geliştirmelerine de katkı sunmaktadır. Bu çerçevede, finansal okuryazarlık eğitimi yalnızca bireysel bir gelişim alanı değil; toplumsal refahın ve ekonomik eşitliğin güçlendirilmesi açısından da stratejik bir gereklilik olarak değerlendirilmelidir. Eğitim, kamu politikaları ve sivil toplum iş birlikleri yoluyla geliştirilecek kapsamlı uygulamalar, yoksulluğun kalıcı biçimde azaltılmasına ve sosyal adaletin sağlanmasına yönelik önemli bir adım niteliği taşımaktadır.

Yoksulluk, yalnızca bireylerin ekonomik yoksunluklarını değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik fırsatlara erişimde karşılaşılan yapısal eşitsizlikleri de içeren çok boyutlu bir olgudur. Bu durumun kalıcı hâle gelmesi, özellikle eğitim ve kariyer fırsatlarına erişimle doğrudan ilişkilidir. Eğitim, bireylerin kişisel gelişimlerini desteklemenin yanı sıra toplumsal katılımlarını da artırmakta; kariyer planlaması ise ekonomik bağımsızlığın sağlanmasında ve bireyin topluma entegrasyonunda belirleyici bir rol oynamaktadır. Ancak yoksulluk koşullarında büyüyen bireyler, sıklıkla bu olanaklardan yoksun kalmakta ve bu da onları daha da dezavantajlı bir konuma itmektedir. Bu nedenle eğitim ve kariyer planlaması, yoksullukla mücadelede bireysel olduğu kadar toplumsal düzeyde de etkili stratejiler sunmaktadır.

Eğitim ve Yoksulluk

Eğitim, yoksulluğun önlenmesinde en etkili araçlardan biridir. Yoksulluğun kuşaktan kuşağa aktarılmasını engellemenin yolu, çocukların ve genç bireylerin kaliteli eğitime eşit koşullarda erişimini sağlamaktan geçmektedir. Eğitim, yalnızca bilgi ve beceri kazandırmakla kalmamakta, aynı zamanda bireyleri ekonomik fırsatlara hazırlayan bir köprü işlevi görmektedir. Ancak yoksulluk içinde yaşayan bireyler, genellikle eğitim sistemine erişim konusunda çeşitli yapısal ve bireysel engellerle karşılaşmaktadır. Maddi olanakların yetersizliği, düşük kaliteli eğitim kurumlarına mahkûmiyet, ailevi sorumluluklar ve psikolojik baskılar, bu engeller arasında yer almaktadır. Bu eşitsizlikler, bireylerin eğitimle kazanabilecekleri fırsatları sınırlandırmakta ve uzun vadede kariyer olanaklarını kısıtlamaktadır. Oysa eğitim, yalnızca mesleki yeterliliklerin kazanılması açısından değil, aynı zamanda bireyin sosyal hareketliliğini artırması bakımından da önemlidir. Bu nedenle, erken yaşta sunulan eğitim destek programları, düşük gelirli ailelerin çocuklarına yönelik burslar ve öğretim destekleri, eğitimin dönüştürücü gücünü etkinleştiren önemli araçlar arasında yer almaktadır.

Kariyer Planlaması ve Yoksulluk

Kariyer planlaması, bireylerin eğitim süreçleriyle uyumlu, ilgi ve yeteneklerine uygun meslek seçimleri yapmalarını ve bu alanlarda başarılı olabilmeleri için stratejik kararlar almalarını mümkün kılmaktadır. Yoksulluk koşullarında büyüyen bireyler, genellikle kariyer planlaması ve meslek seçimi konularında yeterli bilgiye ve yönlendirmeye sahip olamamaktadır. Bu durum, bireyleri düşük gelirli ve düşük statülü işlere yönlendirmekte; potansiyellerini gerçekleştirme fırsatlarını büyük ölçüde kısıtlamaktadır. Kariyer planlaması süreci, eğitimin tamamlayıcısı niteliğindedir. Bireylerin iş gücü piyasasında başarılı olabilmeleri için yalnızca teknik becerilere değil, bu becerileri doğru biçimde sunabilecek stratejilere de ihtiyaçları vardır. Bu noktada kariyer danışmanlığı ve rehberlik hizmetleri, bireylerin iş arama süreçlerini etkin şekilde yönetmelerine, mesleki gelişim fırsatlarını değerlendirmelerine ve kendilerini doğru alanlarda konumlandırmalarına katkı sağlamaktadır. Yoksulluk içinde yetişen bireyler, çoğu zaman kariyer planlamasında rehberlik ve destekten yoksun kalmaktadır. Bu nedenle, kariyer danışmanları ve mentorluk programları; bireylerin uygun mesleki yönelimleri keşfetmeleri, kişisel gelişimlerini desteklemeleri ve iş yaşamına daha güçlü bir başlangıç yapmaları açısından kritik bir işlev görmektedir. Kariyer planlaması süreci yalnızca meslek seçimiyle sınırlı kalmamakta; aynı zamanda iletişim becerileri, öz güven gelişimi, problem çözme yetkinlikleri ve iş kültürüne uyum gibi önemli bileşenleri de kapsamaktadır.

Yoksulluk, yalnızca ekonomik yetersizlikleri değil; aynı zamanda toplumsal dışlanmayı, eşitsizliği ve sosyal adaletsizliği de kapsayan çok boyutlu bir sorunu ifade etmektedir. Yoksullukla etkili bir şekilde mücadele edilebilmesi, yalnızca bireylerin yaşam standartlarının iyileştirilmesini değil, aynı zamanda toplumsal eşitlik, insan hakları ve adaletin güçlendirilmesini hedefleyen kapsamlı bir sosyal dönüşüm sürecinin başlatılmasını gerektirmektedir. Bu doğrultuda, toplumsal farkındalık, yoksullukla mücadelede stratejik bir araç olarak öne çıkmaktadır. Bu kavram, yoksulluğun yalnızca ekonomik bir problem olarak değerlendirilmesini aşarak, toplumsal yapılar, kültürel değerler ve sosyal normlar çerçevesinde ele alınmasına imkân tanımaktadır.

Toplumsal Farkındalık ve Yoksulluk İlişkisi

Toplumsal farkındalık, bireylerin ve toplumun genelinin sosyal adaletsizliklere, eşitsizliklere ve toplumsal sorunlara karşı duyarlılık geliştirmesi süreci olarak tanımlanmaktadır. Bu süreç yalnızca bireysel bilinç artışıyla sınırlı kalmamakta; aynı zamanda sosyal normların, değerlerin ve davranış kalıplarının dönüşümünü de içermektedir. Yoksullukla mücadelede toplumsal farkındalığın üç temel bileşeni öne çıkmaktadır. Eğitim ve Bilinçlendirme: Bilgi temelli bir yaklaşım ile bireylerin yoksulluğun yapısal nedenlerine dair farkındalık geliştirmesi sağlanmaktadır. Empati ve Toplumsal Dayanışma: Toplumun farklı kesimleri arasında anlayış ve destek mekanizmalarının geliştirilmesi gerekmektedir. Politik ve Sosyal Katılım: Yoksullukla mücadele politikalarının toplumun geniş katılımıyla şekillendirilmesi, etkili ve kalıcı çözümler üretme açısından kritik öneme sahiptir.

Yoksullukla Mücadelede Etkin Stratejiler

 Yoksullukla mücadele, yalnızca bireysel çabalara dayanmamakta; toplumsal bilinç ve kolektif eylem yoluyla daha kapsamlı ve sürdürülebilir sonuçlar elde edilebilmektedir. Bu bağlamda, toplumsal farkındalığın artırılmasına yönelik stratejiler şu şekilde özetlenmektedir. Medya ve Kamuoyu Oluşturma: Medya, yoksullukla mücadelede toplumsal duyarlılığın artırılması açısından etkili bir araçtır. Görsel ve yazılı medya, sosyal medya platformları, belgeseller ve kamuoyunu bilgilendirme kampanyaları aracılığıyla, yoksulluk sorununa dair farkındalık oluşturulmakta ve bu sorunun kamu gündeminde daha görünür hâle gelmesi sağlanmaktadır. Bu süreç, aynı zamanda toplumda var olan önyargıların yıkılmasına ve yoksulluğa yönelik daha kapsamlı bir anlayışın gelişmesine katkı sunmaktadır. Eğitim ve Farkındalık Programları: Eğitim, toplumsal farkındalığın kurumsal temellerinin atılmasında belirleyici bir rol oynamaktadır. Okul öncesinden yükseköğretime kadar her düzeyde sunulan eğitim programları, bireylerin yoksulluğun nedenleri, sonuçları ve çözüm yollarına dair bilgi edinmelerini sağlamaktadır. Bunun yanı sıra, yetişkin eğitimi ve yaygın eğitim uygulamaları sayesinde toplumun farklı kesimlerine ulaşılmakta ve çok katmanlı bir farkındalık düzeyi inşa edilmektedir. Eğitim yoluyla geliştirilen farkındalık, bireylerin empati kurmasını kolaylaştırmakta ve çözüm süreçlerine gönüllü olarak katılımını teşvik etmektedir. Toplumsal Diyalog ve Katılımcılık: Toplumsal diyalogun desteklenmesi, farklı sosyal gruplar arasında anlayış ve iş birliği ortamının oluşmasına katkı sağlamaktadır. Bu yaklaşım, yoksullukla mücadelede yalnızca dışsal gözlemle yetinmeyip, yoksulluğu deneyimleyen bireylerin sesini duyurmasına ve taleplerinin dikkate alınmasına olanak tanımaktadır. Toplumun karar alma süreçlerine katılımının teşvik edilmesi, geliştirilecek sosyal politikaların daha kapsayıcı ve etkili olmasına zemin hazırlamaktadır. Bu noktada, sivil toplum kuruluşları, yerel topluluklar ve bireyler, yoksulluğun azaltılmasında aktif bir rol üstlenmektedir. Sosyal Hareketler ve Aktivizm: Sosyal hareketler, toplumsal farkındalığın gelişmesinde ve kamuoyu oluşturulmasında önemli bir etkiye sahiptir. Yoksullukla mücadeleye odaklanan sosyal hareketler, adalet ve eşitlik taleplerini görünür kılmakta ve toplumun geniş kesimlerini bu mücadeleye ortak etmektedir. Aktivizm, bireysel duyarlılığın ötesine geçerek, kolektif bir eylem biçimi aracılığıyla toplumsal yapının dönüşümünü hedeflemektedir. Bu bağlamda düzenlenen protestolar, kampanyalar ve farkındalık etkinlikleri, karar vericiler üzerinde baskı oluşturarak yoksulluğun kalıcı biçimde çözülmesine yönelik adımların atılmasını sağlamaktadır.

Bilgi Kaynakları

Türk sosyal hukuku : yoksulluk/yoksunluk mevzuatı

Bu eserin ilk baskısı 2018, ikincisi ise Ağustos 2020'de yapılmıştır. Arada geçen süre içinde "Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı", "Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı" ile "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı" na ayrılmış, Sosyal Hukukun eserde ele alınan kapsamına giren konularda "Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı" görevlendirilmiştir. Önceki baskılarda ifade edilen, Sosyal Hukukun dağınık yapısını ortadan kaldıracak herhangi bir gelişme olmamış, sosyal yardım ve hizmetlerin sağlanması, belirli yasal temel ilkeler bağlanamamış, sunumları sübjektif değerlendirmelere, yani politik müdahalelere açık kalmıştır. Önceki baskılarda teorik herhangi bir açıklama yapılmadan, doğrudan yoksul ve yoksun kesimlere yönelik koruyucu mevzuat değerlendirmişti. Bu baskıda temel yenilik olarak Birinci Bölüm "Temel Kavramlar"a tahsis edilip, Sosyal Hukukun çeşitlerinin tanımları aktarılmış ve kısaca sosyal hakların anayasal temellerine değinilmiştir. Bazı Danıştay kararları özetlenip ilgili bölümlerin altına yerleştirilmiştir. Çalışmanın mevcut hali ile özellikle "Sosyal Hizmet Bölümü" öğrencilerinin ihtiyacı olan konuya ilişkin temel kavramların ve mevzuatın öğrenilmesine destek olması umulmaktadır.


Kayıp halk : günümüzde yoksulluk halleri

"Çaresizliklerin, fark yaralarının, çocukları karşısında kolu kanadı kırık kalmanın, başkalarının acıyan bakışlarına maruz kalmanın,başkalarının kendisini muhatap olarak bile almamasının ve dahi bunların türlü türlü özgül ve somut tecrübesinin tablosu veya grafiği çıkarılabilir mi? Ezilenlerin her çığlığı hem tekil ve hem de evrensel bir çığlığın yankılanması ise, sayıların veya eğrilerin soğuk dili onları da soğurup yutmaz mı?” Necmi Erdoğan, yoksulları “yeniden dinliyor” bu kitapta: 2001’deki Yoksulluk Halleri çalışmasıyla mukayese içinde, Türkiye’de yoksulluğun değişen ve değişmeyen çehrelerine dair gözlemlerini sunuyor. Yoksulluk pornografisini sorgulayarak, yoksullarla gerçekten konuşmanın imkânını yokluyor öncelikle. Yoksulların yalnızlaşma, içe göçme, kabullenmeme, konuşamama, içerleme gibi güçlü duygusal gerilimlerine eğiliyor. “İdare etme” stratejilerini, lümpenleşme eğilimlerini ve isyankârlığın şikâyetten ileri gitmemesi halini inceliyor.Yoksulluğun özgül çoğulluğunu, derinlemesine görüşmelerle ortaya konan 15 portrede görüyoruz: Pazarcı, baloncu, gündelikçi, engelli, kimsesiz, torbacı, “cadde bayanı”... Eski Devrimci-Yol sempatizanı, AKP hayranı, asimile Kürt, yalnız Alevi çift... Necmi Erdoğan, “kayıp halk” kavramıyla, “muktedirlere karşı bir başka hayat ve dünyanın mümkün olduğunu gösteren ve bunu bağrında cisimleştiren bir kolektif ‘gelecek olan halk’”a işaret ediyor... “Halkın kendi kendini yaratması, pay verilmeyenlerin paylarını alması, söz verilemeyenlerin söz alması, susturulanların konuşması, üretenlerin yönetmesi üzerine kurulu bir siyasal perspektif” arayışıyla...


Eşitsizlikler kitabı : 2000'ler Türkiyesi'nde gelir, tüketim ve değişim

“Her yer ve zamanda geçerli tek bir eşitsizlik biçimi olmadığından hareketle, eşitsizlikler terimini kullandım... Zira eşitsizlikler sadece kimin ne kadar para kazandığını belirlemiyor, çocuğunuza aldığınız oyuncaktan tutun da kahvaltı masasına neler koyduğunuza, ne kadar zeytinyağı tükettiğinizden ailenin gençlerinin üniversite sınavlarına nasıl hazırlandığına, hatta kimin kimle evlendiğine kadar gözle görülmesi kolay olmayan bir dolu alana sızıyor, izini bırakıyor.” Eşitsizlikler Kitabı, AKP iktidarının başladığı 2002’den 2020’lere uzanan seyri içinde, Türkiye’de toplumsal eşitsizliğin değişik boyutlarıyla olağanüstü ayrıntılı bir analizini yapıyor. Kitabın içinde dört kitap var aslında. Birincisi, eşitsizlikleri nasıl ele almak gerektiğini ve sosyal bilimlerin “görmezliklerini” tartışıyor. İkincisi, ülkedeki gelir dağılımının haritasını çıkarıyor. Üçüncüsü, tüketimi ve özellikle artan finansallaşma, dolayısıyla borçlanma sayesinde -veya yüzünden-, tüketim kalıplarının dönüşümünü inceliyor. Dördüncüsü ise eşitsizliklerin nasıl bir seyir izlediğine, olası gelişmelere ve eşitlikçi bir dönüşümün olanaklarına bakıyor. 2000’lerin başında düşme eğilimi gösterirken, 2014’ten itibaren istikrarlı ve kalıcı bir şekilde tırmanan gelir eşitsizliği, nasıl farklı ve “yeni” eşitsizlikleri ve toplumun daha önce bilmediği yeni kırılganlıkları ortaya çıkarttı? “Orta gelir tuzağı” denen kriz nedir? Kadınlar, bu eşiğin aşılmasında ve aşılamamasında neden kilit bir role sahipler? Oğuz Işık’ın “olay yeri inceleme dedektifi” ve “zanaatkâr sabrını” birleştirerek yaptığı olağanüstü ayrıntılı çalışma, yukarıdakiler gibi birçok sorunun cevabını arıyor.


Temel gelir

Asgari ücretten farklı olarak temel gelir, toplumdaki tüm bireylere devlet tarafından düzenli olarak ödeme yapılması fikrine dayanıyor. Otomasyonun arttığı, iş güvencesinin yok olduğu, kazancın düzensizleştiği ve yapılan işten bağımsızlaştığı günümüz toplumunda temel gelir, tüm bireylerin sağlığı, refahı ve mutluluğu için son derece önemli sonuçlar barındırıyor.Dünyanın pek çok yerinde temel gelir fikri, siyasi partilerin gündemine girdi ve adil refah dağılımı tartışmalarının merkezine yerleşti. Guy Standing son otuz yıldır temel gelir fikrini geliştirenlerin başında geliyor. Bu kitap, temel gelir fikrinin ekonomi, yoksulluk, sosyal adalet, iş ve emek alanlarındaki etkisini araştırıyor, yalnızca ekonomik değil aynı zamanda etik savlar sunuyor, karşısavları ele alıp çürütüyor ve dünyadaki pilot çalışmalardan neler öğrenebileceğimizi gösteriyor.Temel Gelir: Katılımcı, eşitlikçi, güvenli, adil, özgür, insan odaklı bir gelecek için çalışan ve kafa yoran herkes için.


Çağdaş tarım sorunu : ekonomik, politik ve sosyolojik kuramlar, yaklaşımlar, politikalar

“Türkiye’de istihdamın yüzde 21’i tarımda gerçekleşiyor ve köylülük, ülke emekçilerinin en kalabalık iki sınıfından birini oluşturuyor. Ne var ki, bu sektör milli gelirin sadece yüzde 7’sini üretmektedir. Bu azgelişmiş yapı ve ona bağlı göreli yoksulluk niçin, nasıl kronikleşmiştir? Tarım ve köylülüğün kaderi üzerinde Türkiye’de araştırmayı sürdüren bir avuç iktisatçıdan biri olan Zülküf Aydın bu soruya ışık tutuyor. Kitap, bu sorunu, küreselleşmenin, finansallaşmanın dünya tarımına yansımalarına bakarak incelemeye başlıyor; bulgularını Türkiye’ye taşıyor. Gösteriyor ki, bu dönüşüm, tarımın uluslararasılaşması ile sonuçlanmıştır. Türkiye’de de çok uluslu şirketlerin öncelikleri, devletin korumacı, destekleyici politikalarının yerine geçmiştir. Bu çalkantılı sürecin Anadolu köylerindeki ekonomik ve toplumsal sonuçları Çağdaş Tarım Sorunu’nda güncel örneklerle betimleniyor. Türkiye’de tarım ve köylülüğün kaderi… İç içe girmiş, giderek unutulan bu konu, öyle umuyorum ki, Zülküf Aydın’ın kitabı ile yeniden hatırlanacak; gündeme gelecektir.”


Yoksulluk ve şiddet kıskacında kadın : mücadelede örnek olaylarla birlikte kadın istihdamının önemi

Yaşam öyküsü 1:… kocası tarafından fiziksel şiddet görmekteydi... Yaşam öyküsü 2:… kocası tarafından fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalmıştı… Yaşam öyküsü 3:… kocası tarafından fiziksel ve ekonomik şiddet görmekteydi… çocuklarından biri demans hastası dedesi tarafından öldürülmüştü… Yaşam öyküsü 4:… kocasından gördüğü fiziksel, ekonomik ve psikolojik şiddet nedeniyle hastalığı ilerledi artık yatağa bağımlı bir M.S. hastasıydı… Yaşam öyküsü 5:… evli olduğu sürede kayınpederinin cinsel tacizlerine maruz kalmıştı ve bunu kocasıyla paylaştıktan sonra hem kocasının hem de kayınpederinin fiziksel ve cinsel şiddetiyle karşılaşmıştı. Yaşadığı travmalar nedeniyle intihara teşebbüs etmişti…Yoksulluk ve şiddet sarmalındaki ortak acıları yaşadıkları mekânı da ortaklaştırmıştı. Esin Polat kitabında sığınmaevinde yaşayan kadınların saklı kalmış yaşam öykülerini, alandaki yirmi beş yıllık deneyiminin gücü, buna rağmen kaybetmediği heyecanı ve açık yürekli yaklaşımıyla bize sunuyor. Yoksulluğun ve şiddetin kadınların yaşamında yarattığı yıkımı aktarırken, aile ve diğer bağlantılarını ve sosyal dışlanma süreçlerini de gün yüzüne çıkarıyor. Kadın yoksulluğuna yönelik tespitler üzerinden mevcut politika ve uygulamaları değerlendirerek, bu bağlamda, şiddet ve yoksulluğun önlenmesinde en etkili politika aracının kadınlar için istihdam olanaklarının artırılması olduğunu savunuyor. Sığınma evlerinde yaşayan kadınların sosyal içerme süreçlerinde uygulanabilir etkin ve dönüştürücü politikaların istihdam boyutunu öncelikli ele alması gerektiğini örneklerle ortaya koyuyor.Yoksulluk ve Şiddet Kıskacında Kadın adlı bu eser politika üretenler, uygulayıcılar, araştırmacılar, yoksulluk ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi için emek veren herkes açısından önemli bir yer tutacak.


Kalkınma iktisadının penceresinden Türkiye'ye bakmak

Kapitalizmin 1970’lerden beri süregelen neoliberal dönüşümünün, iktisat terminolojisi ve söylemi üzerinde de etkileri oldu. Bunlardan biri, “kalkınmakta olan ülke” kavramının yerini “yükselen piyasa ekonomisi” teriminin alması, burjuvazi-ücretli emek gibi öznelerin hep beraber “piyasa oyuncular›”na indirgenmesidir. Elinizdeki kitap, kalkınma iktisadının, bu yeni terminolojinin belki üstünü örttüğü ama aslında ortadan kalkmamış olan temel meselelerini gündeme getirmeye çalışıyor: Eşitsizlik, yoksulluk, insani gelişme ve bu bağlamda sağlık ve eğitim. Makalelerin büyük bölümü, Türkiye ekonomisinin son dönem gelişmelerini bu eleştirel bakış açısından irdelemeye ayrılmıştır. Bunun yanı sıra, iktisat biliminin ufkunu ve imkânların› gösteren (ve genişleten) zengin bir konu çeşitliliği bulabilirsiniz derlemede: Kâr oranının düşme eğilimi yasasını... Yönetişim ideolojisi ve onun “kurumlar”a yüklediği sihirli anlamı... Divitçioğlu’nun Asya tipi üretim tarzı ve Veblen’in “aylak sınıf” kavramının işlevselliğini ele alan, “büyüme” mitosuna karşı “ekonomik küçülme” fikrini tartışmaya açan makaleler. Hasan Cömert, Emre Özçelik ve Ebru Voyvoda’nın hazırladığı derlemede R. Funda Barbaros, Ayşe Buğra, Nesrin Dağ, Alper Duman, Gül Ertan Özgüzer, Fatime Güneş, Nil Demet Güngör, Murat Koyuncu, Ahmet Öncü, İzzettin Önder, Şemsa Özar, İ. Can Özen, Şevket Pamuk, Meneviş Uzbay Pirili ve E. Ahmet Tonak’ın yazıları yer alıyor.

Veritabanları
e-Dergiler
1 Yoksulluk ve şiddet kıskacında kadın Katalog kaydına gidiniz.
2 Ankara' nın kentsel yoksulluk haritası Katalog kaydına gidiniz.
3 Türkiye'de yoksulluk analizi : bir probit model uygulaması Katalog kaydına gidiniz.
4 Mikrokredi ve yoksulluk Katalog kaydına gidiniz.
5 Sosyal yardım algısı ve yoksulluk kültürü  Katalog kaydına gidiniz.
6 Sosyal dışlanma ve yoksulluk ilişkisi Katalog kaydına gidiniz.
7 Türkiye'de yoksulluk çalışmaları                                                                                                              Katalog kaydına gidiniz.
8 Türkiye'de sosyal transferlerin yoksulluk üzerindeki etkileri Katalog kaydına gidiniz.
9 Kapitalizm, yoksulluk ve Türkiye'de sosyal politika Katalog kaydına gidiniz.
10           Yoksulluk halleri : Türkiye'de kent yoksulluğunun toplumsal görünümleri Katalog kaydına gidiniz.
11 Açıklamalı ve içtihatlı boşanma davalarında maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk Katalog kaydına gidiniz.
12 Küresel yoksulluk ve insan hakları kozmopolit sorumluluklar ve reformlar Katalog kaydına gidiniz.
13 Yoksulluk ayrışma ve duygular Katalog kaydına gidiniz.
14 Küreselleşmenin öteki yüzü : yoksulluk Katalog kaydına gidiniz.
15 Kentsel yoksulluk ve geçinme stratejileri : Ankara örneği Katalog kaydına gidiniz.
16 Yoksulluk Katalog kaydına gidiniz.
17 Yoksulluk, şiddet, ve insan hakları Katalog kaydına gidiniz.
18 Nöbetleşe yoksulluk : gecekondulaşma ve kent yoksulları : Sultanbeyli örneği Katalog kaydına gidiniz.
19 Yoksulluk : bölgesel gelişme ve kırsal yoksulluk, kent yoksulluğu Katalog kaydına gidiniz.
20 Türkiye'de bireysel gelir dağılımı ve yoksulluk : Avrupa Birliği ile karşılaştırma. Katalog kaydına gidiniz.
21 Yoksulluk ve Türkiye'deki boyutları Katalog kaydına gidiniz.
22 Yoksulluk kültürü : gecekonduların toplumsal yapısı Katalog kaydına gidiniz.
23 Türk sosyal hukuku : yoksulluk/yoksunluk mevzuatı Katalog kaydına gidiniz.
24 Kayıp halk : günümüzde yoksulluk halleri Katalog kaydına gidiniz.
25 Dilenciler : Türkiye'de yoksulluk ve dilenme kültürü Katalog kaydına gidiniz.
26 Türkiye'de hanehalkı : işgücü, gelir, harcama ve yoksulluk açısından analizi Katalog kaydına gidiniz.
27 IV. uluslararası sivil toplum kuruluşları kongresi bildiriler kitabı : Küresel yoksulluk Katalog kaydına gidiniz.
28 Mali yerelleşme : yoksulluk ve bölgesel eşitsizlik sorunlarının çözümü için yeni yaklaşım Katalog kaydına gidiniz.
29 IV. Aile şûrası bildirileri : aile ve yoksulluk, 18-20 Mayıs, Ankara. Katalog kaydına gidiniz.
30 Örnek dilekçelerle açıklamalı aile mahkemeleri davaları : boşanma - nafaka  Katalog kaydına gidiniz.
31 Minta : bir ayrılık...bir yoksulluk...bir ölüm Katalog kaydına gidiniz.
32 Toplum halk sağlığı hemşireliği Katalog kaydına gidiniz.
33 Eşitsizlikler kitabı : 2000'ler Türkiyesi'nde gelir, tüketim ve değişim Katalog kaydına gidiniz.
34 Temel gelir Katalog kaydına gidiniz.
35 Çağdaş tarım sorunu : ekonomik, politik ve sosyolojik kuramlar, yaklaşımlar, politikalar Katalog kaydına gidiniz.
36 Tutku, değişim ve zarafet : 1950'li yıllarda İstanbul Katalog kaydına gidiniz.                   
37 Geçmişten geleceğe Türkiye ekonomisi : Fikret Şenses'e armağan Katalog kaydına gidiniz.
38 Kalkınma iktisadının penceresinden Türkiye'ye bakmak Katalog kaydına gidiniz.
39 Yaşlılık : disiplinlerarası yaklaşım, sorunlar, çözümler - 2 Katalog kaydına gidiniz.
40 Çocuk hukuku ve çocuk hakları Katalog kaydına gidiniz.
41 Türk medeni kanununun yeni düzenlemelerine göre gerekçeli-açıklamalı-içtihatlı nafaka Katalog kaydına gidiniz.
42 Küresel siyasete giriş : uluslararası ilişkilerde kavramlar, teoriler, süreçler Katalog kaydına gidiniz.
43 Kalkınmada yeni yaklaşımlar Katalog kaydına gidiniz.
44 Sağlığın sosyal belirleyicileri Katalog kaydına gidiniz.
45 Ankara'da dilencilik sorunu üzerine yapılan araştırma Katalog kaydına gidiniz.

ANAHTAR KELİMELER

Finansal okuryazarlık / Financial literacy

Eğitim veya eğitim planlama / Education or education planning

Toplumsal farkındalık / Social awareness or community awareness

Yoksulluk azaltma stratejileri / Poverty reduction strategies

Sosyal koruma programları / Social protection programs

Ekonomik güçlendirme / Economic empowerment

Kapsayıcı kalkınma / Inclusive development

Kırsal yoksulluk / Rural poverty

Kentsel yoksulluk / Urban poverty

 

Sürdürülebilir Kalkınma için Küresel Amaçlar